Vücuttaki en büyük damar aort damarı olmaktadır. Aort damarı kalpten çıkan ve tüm organlara temiz kanı taşıyan ana kan damarıdır. Kişinin boy ve kilosuna göre değişkenlik gösteren aort damarı dakikada 3 ile 6 ya da 7 Litre kan taşımaktadır. Kanı taşıdığı zaman kalbin atım gücüne ve hastanın sağlık durumuna bağlı olarak içinde belli bir basınç var olmaktadır. Bu basınca halk arasında tansiyon denilmektedir. Aort çeşitli sebeplerden dolayı vücutta sessizce büyüyebilme halini alabilmektedir. Bu durumun erken tespit edilmesi oldukça önemlidir.
Aort Nedir?
Aort olarak adlandırılan damar, kalpten çıktıktan sonra vücuda dağılan kanı taşıyan ana atardamar olma özelliğini taşımaktadır. Aort damarının çapı, kalpten çıktığı bölümde yaklaşık 2,5 cm kadar yapıda olmaktadır. Vücutta bu kadar geniş çapa sahip başka bir damar olmaması ile öne çıkma özelliğine sahip olmaktadır. Çeşitli sebeplerden ötürü Aort'un çapı artmakla birlikte genişlemeye başlamaktadır. Bu duruma tıp dilinde %50 üzeri genişlemelere anevrizma denilmektedir. Anevrizma belli bir süre sonra daha da genişleyerek yırtılma ihtimalini öne çıkarmaktadır. Aort damarının içinden geçen kan dışarı doğru akmaya başlar ve komşu organları etkileyecek düzeye kadar gelmektedir.
Aort Anevrizması Nedir?
Aort anevrizması, kalpten çıkış yapan ve aort olarak adlandırılan atardamarda meydana gelen genişleme sebebi ile oluşan balonlaşma durumu olarak adlandırılmaktadır. Bu durum en fazla 60 yaşın üzerindeki hipertansiyon hastalarında görülmektedir. Genişleme noktalarında ani olarak yırtılmalar meydana gelmektedir. Buna aort yırtılması veya aort diseksiyonu denilmektedir. Bu tip durumlarda ölüm oranı çok yüksek olup hastaneye ulaşmayı başaran hastaların sadece %20-30’u kurtulabilir. Damardaki yırtığın oluşumundan sonra ne kadar erken cerrahi girişim yapılırsa hayatta kalma o kadar artar.
Aort Anevrizması Nedenleri Ve Risk Faktörleri Nelerdir?
Aort anevrizmasının oluşma riski yaşla birlikte belli bir artış göstermektedir. Bunun en önemli sebebi damar duvar yapısının yıllar içinde değişime uğramış olmasıdır. Damar duvarı yaş ilerledikçe elastikiyetini kaybeder ve damar duvarında oluşan basınca dayanıklılığı gittikçe azalmaktadır. Bu sorunu yaşayan birçok hastada damar sertliği sorunu da baş göstermektedir. Ayrıca yaşanılan enfeksiyonlar da bu rahatsızlığı tetiklemektedir.
Aort Anevrizması Belirtileri Nelerdir?
Aortun karın bölgesinde gelişen anevrizması sorunu başlangıçta herhangi bir belirti oluşturmamaktadır. Fakat ilerleyen zamanlarda diğer organlara baskı yapmaktadır. Bu durumda bacaklara ve sırta vuran ağrı ve hazımsızlık gibi sindirim sistemi ile ilişkili belirtiler görülmektedir. Ayrıca göğüs kısmında anevrizma oluşmuş ise;
Göğüs ağrısı
Öksürük
Nefes Darlığı
Ses Kısıklığı
Yutma gibi belirtiler de meydana gelmektedir.
Aort yırtılması durumunda göğüs ve sırta doğru şiddetli bir ağrı meydana gelmektedir. Bu şikayetlere mide bulantısı da eşlik etmektedir. Güçlü iç kanama hızla dolaşım şokuna neden olmaktadır. Bu nedenle hızlı ve etkin bir tedavi oldukça önemli olmaktadır.
Aort Damarı Ameliyatı ve Tedavisi
Günümüz dünyasında aort anevrizmalarının iki çeşit tedavisi mümkün olmaktadır. Bunlardan ilki açık cerrahi ile tedavi, diğeri ise damar içinde müdahale edilerek endovasküler tedavidir. Bu yöntemde büyük cerrahi kesiler ve derin anesteziye gerek duyulmamaktadır. İşlem çoğu kez lokal anestezi ile sadece kasık atardamarı bölgesinde 3 ya da 4 santimetre uzunluğunda bir cerrahi kesi yoluyla yapılabilmektedir. Kapalı yöntem sadece karın içerisindeki Aort damarı ve kalpten çıkan ilk iki bölüm haricindeki bölüme yapılabilmektedir. Kalpten çıkan ilk iki bölüm için açık cerrahi şarttır. Aort damarı ameliyatının yapılabilmesi için erken teşhis ve tedavi oldukça önemli olmaktadır.